Mehmet Yuva arkadaşımız, 23 ve 24 Mayıs tarihli Aydınlık gazetesinde iki çok önemli makale kaleme aldı.
Gözden kaçıran veya çeşitli nedenlerle okuyamayan arkadaşlara mutlaka okumalarını tavsiye ederim. Elinde gazete olmayan okuyucular, Aydınlık’ın internet sitesinden de Sayın Yuva’nın ilgili makalelerine ulaşabilirler.
24 Mayıs tarihli Aydınlık gazetesi de, “Meral Akşener’e soruyoruz: Bu Adam Kim?”
Manşetiyle, Prof Dr. Mehmet Yuva’nın gündeme getirdiği konuyu kamuoyunun dikkatine sundu.
2011 yılındaki görüşmeler
Olay şudur: Hillary Clinton, ABD Dışişleri Bakanı sıfatıyla 16 Temmuz 2011 tarihinde İstanbul Conrad Hotel’de; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve o zaman MHP Grup Başkan Vekili olan Meral Akşener ile ayrı ayrı görüşmeler yapar.
İddia, Merak Akşener’in bu görüşmeyi Parti kararının gereği olarak değil kendi inisiyatifi ile yaptığıdır. Ayrıca, Meral Akşener ile görüşmenin Fethullah Gülen tarafından ayarlandığı da iddialar arasındadır.
Aydınlık gazetesi de 24 Mayıs günlü nüshasında görüşmede Akşener’in yanında duran şahsın kim olduğunu sorarak, konunun açıklığa kavuşturulması yolunda çok önemli bir adım attı.
Mehmet Yuva Hocamız, konuyu gündeme getirdiği 23 Mayıs tarihli makalesini önemli bir saptama ile bitiriyor:
“Kılıçdaroğlu’nun Doğu Perinçek, Haydar Baş, Osman Pamukoğlu, Sadettin Tantan gibi başkanlar yerine; Akşener, Karamollaoğlu ve Demirtaş ile yürümesinin şifresi 17 Temmuz 2011 Clinton görüşmesinde saklı.”
Çok önemli! Olup biten gelişmeleri anlamanın ve neler olabileceğini doğru olarak kestirebilmenin anahtarı gerçekten de buradadır.
Yüzyıllık oyun
Mehmet Yuva arkadaşımız 24 günlü Aydınlık’ta ise, “Suriye ve Türkiye’ye Y-Anayasa Kumpası” başlıklı yazısında emperyalizmin son yüzyıl içinde Milletlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkı”, “demokrasi”, İnsan hakları”, “bağımsız ve demokrat kent konseyleri”, “yerinden yönetim”, “eşit vatandaşlık”, “özerk idareler”, “özgür bireyler”, “otantik dil toplulukları”, “global vatandaşlık” “sosları” ile bölgemizi, etnik-dinsel ayrımlar temelinde nasıl parçaladığının tarihçesini özetliyor ve bugün de aynı yönde devam eden çabaları anlatıyor.
Yuva’nın altını çizdiği konu ise BOP planının bir gereği olarak Suriye’ye dayatılan Y-Anayasa…
ABD’nin Suriye’yi etnik ve mezhepsel temelde bölme hedefi herkesin malumu. Suriye devleti, milleti ve ordusu ile yedi yıldır ABD’nin bu uğursuz saldırısını boşa çıkarmak için savaşıyor.
ABD, şimdi bir adım geri çekilerek, “Yeni Anayasa” adı altında kuzeyde PKK eliyle kurmaya çalıştığı 2. İsrail’i, Suriye’ye ve bölge devletlerine kabul ettirmeye çalışıyor.
Muharrem İnce, Osmaniye konuşmasında ‘Suriye için Y-Anayasa’ dedi.
Temel Karamollaoğlu, 23 Mayıs akşamı Fox Tv ekranından ‘Suriye için Y-Anayasa’ dedi.
Merak Akşener’in bu konuda yaptığı bir açıklama oldu mu ben dinlemiş ya da okumuş değilim ama “ABD müttefikimiz”, “Atlantik sistemi içinde kalacağız” diyen Akşener’in farklı bir şey söylemesi mümkün değil!
Suriye konusu, krize girmiş olan Türkiye ekonomisi için de, ülke bütünlüğüne ve ulusal güvenliğe yönelik tehditler noktasında da doğru politika geliştirebilmenin anahtarıdır.
Suriye Anayasası konusu Suriyelilerden başka hiç kimseyi ilgilendirmez. Erdoğan, İnce, Karamollaoğlu ve diğerlerinin Suriye için yeni bir Anayasadan bahsetmek gibi bir hakları yoktur, hadlerine de değildir.
Aslında “Suriye’ye Y-Anayasa lazım” diyenler, ‘Amerika gelsin bize de etnik-mezhepsel temelde bölünme ve çatışmayı meşrulaştıran yeni bir Anayasa yapsın’ demek istiyorlar.
Böyle düşünen politikacılara ise Türkiye’nin geleceğinde yer yoktur.
Siz ne diyorsunuz?
Yazımızı Mehmet Yuva hocamızın 24 Mayıs günlü makalesinin sonlandırdığı cümleler ile tamamlayalım:
“Erdoğan’ın BOP eşbaşkanlık görevi sona erdi. BOP’un B planı olan özgürlük, hukuk
Devleti, demokrasi, laiklik ve halkların demokratik anayasasını pazarlayacak B Planı devrede. Suriye’yi bu temelde bölecek ve bölünen Suriye üzerinden Türkiye’ye dayatılacak bu karanlık projenin parçası olmayın!”…
“ABD ve şürekası Türkiye için ‘ya Erdoğan ile yaşamak zorundasınız ya da tepside sunduğum Akşener, İnce, Demirtaş, Karamollaoğlu menüsünden yiyeceksiniz’ diyor. ‘Üçüncü bir alternatife sakın dönüp bakmayın, oylarınız böldürmeyin’ diyor. ‘Bırakın Vatan bölünsün’ diyor. Siz ne diyorsunuz?”
Evet, siz ne diyorsunuz?
25 Mayıs 2018