AKP iktidarı, ABD’li Uluslararası Denetim Şirketi Mckinsey’e, Türkiye ekonomisini denetlemesi için başvurdu.
Çok ilginç! Erdoğan ve diğer AKP yetkilileri bir yandan Türkiye’nin uluslararası bir ekonomik saldırı altında olduğunu söylüyorlar ve bu saldırının merkezinin ABD olduğunu da defalarca açıkladılar.
Öte yandan ABD’nin uluslararası operasyonlarında kullandığı bir kuruluşa, Türkiye ekonomisini teslim ediyorlar.
Deyim yerindeyse kuzuyu kurdun önüne atıyorlar.
Mckinsey olayı gündeme geldikten sonra hemen herkesin aklına Osmanlı’nın; Duyun-u Umumiye İdaresine kadar giden hikâyesi geldi.
Haksız da değiller…
Çetin Ünsalan arkadaşımız ise AKP, “Kemal Dervişi’ni buldu” diye yazdı.
Ama Ünsalan’ın da saptadığı üzere zaman artık 2001 yılı değil… Ne Dünya ekonomisinde 2001 yılının koşulları var, ne de Türkiye’nin 2001 yılında olduğu gibi emperyalistlere peşkeş çekebileceği ekonomik kaynakları…
Operasyon aygıtı
Uluslararası Denetim Şirketi Mckinsey herhangi bir şirket değil. CIA ile doğrudan ilişkili. Hatta bir CIA şirketi olduğu da söylenebilir.
Türkiye ise sadece ekonomik çökertme operasyonunun hedefi olan bir ülke değil.
Ekonomik çökertme operasyonu daha yeni başladı. Daha öncesinde bilindiği üzere, yıllardır süren ABD’nin Üç İsrail Planı’nın hedefi olan bir ülkeyiz.
2015 yılında Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e açılmak istenen “Kürt Koridoru”nun hedefi Türkiye’ydi.
Öyle olduğu için Türkiye Fırat Kalkanı operasyonunu yapmak zorunda kaldı.
15 Temmuz darbesi de bir CIA operasyonudur.
Hemen ardından gelen Zeytin Dalı Operasyonunun gerçek hedefi ABD’nin kendisi idi.
Yani Türkiye, tam üç yıldır ABD ile dolaylı olarak sıcak savaşın içindedir.
Bu süre içinde PKK’ya verilen 20 bin TIR ağır silah, Fırat’ın doğusunda şu anda faaliyet gösteren 15 ABD üssü; bunların hepsi Türkiye’yi hedef alıyor.
Yani Türkiye, ABD’nin ekonomik ve askeri operasyonlarının hedefi olan bir ülkedir.
Dümende AKP olamaz!
AKP ise bir yandan ABD’nin ekonomik ve askeri operasyonlarının hedefi olduğumuzu söylüyor ama aynı zamanda CIA ile doğrudan ilişkili, netameli bir şirkete, Türkiye ekonomisinin denetimini veriyor.
Bu politika, ne yaptığını bilmeyen bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu gösterir.
İşte bundan dolayı AKP Türkiye’yi yönetemez.
Türkiye ne yaptığını bilmeyen, attığı adımın bir sonrasını hesap edemeyen bir iktidarla yoluna devam edemez.
Fırtınalı bir denizin ortasındayız. Bütün emareler fırtınanın şiddetinin daha da artacağı yönünde…
Böyle bir durumda Türkiye gemisinin dümenine, fırtınalı denizde hakim olacak bir kaptana ihtiyacımız var.
O kaptanın AKP olmadığı bir kez daha bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır.
Türkiye’nin ihtiyacı
Türkiye’nin ABD’li denetim şirketine değil;
-
Üretim ekonomisine geçmeyi sağlayacak,
-
Tarımı destekleyecek, milli sanayii koruyacak,
-
Türkiye’de her alanda Türk lirası diyecek, yabancı paranın giriş çıkışını kontrol altına alacak,
-
Tasarruf tedbirlerini Beştepe Sarayından ve Erdoğan’ın uçak filosundan başlayarak yürürlüğe koyacak,
-
Hortumcunun malına el koyacak,
-
Bütün stratejik sektörlerde yeniden kamulaştırmaya gidecek,
-
AB aday üyeliğini geri çekecek,
-
Komşularımızla Batı Asya Birliğini gerçekleştirmeye yönelecek,
-
Ve Türkiye’nin Avrasya’daki onurlu yerini almasını sağlayacak bir programa ihtiyacı var.
Bu programı da ancak bir Milli Hükümet uygulayabilir.
1 Ekim 2018