Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim mitingleri kapsamında Balıkesir’de yaptığı konuşmada bedelli askerlik sistemini kalıcı hale getireceklerini söyledi.
Sebahattin Önkibar bunun üzerine Aydınlıktaki köşesinde, Osmanlı döneminden kalma meşhur dizeye gönderme yaptı:
“Zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir.”
Sayın Önkibar “Şehidimiz fakirdendir” diye yazmış, fark etmez, asker fakirden olduğu zaman doğal olarak şehit de fakirden olacaktır.
“Beka sorunu”
Cumhur İttifakı’nın sözcülerinin Türkiye Cumhuriyeti’nin “Beka sorunu”nu, seçim kampanyası boyunca önemle ele alacakları anlaşılıyor.
Gerçi ülkeyi, tam 18 yıl boyunca istedikleri her türlü icraatı yapabilmelerine olanak veren çoğunlukla yönetenler; şimdi “Milletin veya devletin beka sorunu” olduğundan bahsediyorlarsa, bütün bu dönem boyunca aslında kendilerinin ne yaptıklarını itiraf etmiş oluyorlar, ayrı mesele…
Ama gerçeklikte ise bir yandan Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve laik demokratik Cumhuriyeti hedef alan emperyalizm destekli bölücü ve gerici terör sorunu var. Türkiye, dünyanın en büyük askeri gücü ile karşı karşıya. Suriye’de Fırat’ın doğusuna yönelik kapsamlı bir askeri harekât gündemde.
Öte yandan Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizi ile karşı karşıyayız. Temmuz ayında, döviz kurunu çok kısa bir düre içinde neredeyse iki misline yakın yükselten operasyonun, Atlantik ötesinden örgütlendiği herkesin malumu. Şimdi yeniden aynı operasyon olasılığı Demokles’in kılıcı gibi Türkiye’nin tepesinde sallandırılıyor.
İktidar sözcülerine “Beka sorunu”nu işte bu gerçekler söyletiyor.
“Millet” olmanın gereği
Ama bununla birlikte bütün bu gerçekler, Türkiye’nin ancak askeri güçle çözebileceği sorunlarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Durum böyleyken bedelli askerliği kalıcı hale getirme ne anlama gelmektedir?
“Genel askerlik” Büyük Fransız Devrimi ile birlikte insanlığın gündemine girdi. Temelinde yatan mantık, milleti oluşturan bütün bireylerin, toplumsal konumu ve maddi durumu ne olursa olsun eşit bir şekilde vatanı savunma göreviyle yükümlü olduklarıdır.
Bütün yurttaşları eşitleyen bu özelliğiyle Genel Askerlik, son derece demokratiktir. Her yurttaş, Vatanı savunma konusunda aynı ölçüde sorumluluk altındadır. Bu durum, yurttaşlık bilincinin geliştirilmesinde başka hiçbir şeyle kıyaslanmayacak ölçüde olumlu bir rol oynar.
Vatan savunmasında bir ülkenin en büyük silahı, bütün vatandaşlarının vatanı sahiplenme ve savunma bilinçleridir. Bu konuda bir kader birliği olduğu fikrinin yurttaşlarda sağlam bir şekilde olması, o ülkeyi güçlü kılar.
Bedelli askerlik ya da “Genel askerliğin” kaldırılması ise, bütün yurttaşların vatan savunmasında aynı sorumluluğu paylaştığı duygusunu yok eder. İşte bu durum Vatan savunmasını zaafa uğratmak anlamına gelir. “Para” vatanı savunmaz ama yurttaşın vatana bağlılık bilinci en büyük silahtır.
Ayrıca bedelli askerlik, hele hele bu uygulamanın kalıcı hale getirilmesi, Türk Ordusunu Türk Ordusu yapan değerlerle oynamaktır.
“Mehmetçik” kavramı Türk milletinin yücelttiği değerler arasında ilk sıralarda yer alır. Genel askerlik kaldırıldığı zaman “Mehmetçik” de kalmaz. Her bir yurttaşı günü geldiğinde “Mehmetçik” yapan, genel askerliktir.
Türkiye’ye bundan daha büyük kötülük düşünülemez.
Muhalefet nerede?
Bedelli askerlik açıklaması tam bir turnusol kağıdı oldu. Sistem Partilerinin hepsi bu önemli konuda aynı tavrı aldılar.
Erdoğan’ın bedelli askerlik konusundaki açıklamasını CHP ve İyi Parti, tam bir sessizlikle karşıladılar. İki Parti’nin Vatan Savaşı’na ilişkin politikalarına baktığımız zaman bu tutumları anlaşılır.
İki Parti de son yıllarda yaşanan bütün önemli gelişmelerde Türkiye’nin yanında değil ABD’nin yanında yer aldılar. Onun için Türk Ordusu’nun varlığını ilgilendiren bu kadar önemli bir adım karşısında sessiz kalmaları anlaşılır.
Türk Milleti ancak topyekûn birleşerek altından kalkabileceği sorunlarla yüzyüzedir. Bedelli askerlik o birliğin en önemli unsurlarından biridir.