Vatan Partisi İstanbul İl Başkanı Cem Dikmen’in Sedat Peker ile çektirdiği fotoğrafın basında yer alması üzerine sosyal medyada fırtına koptu.
ABD bayraklarıyla dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan gösterilerde, “geleceğin Dünya Devrimi”nin habercilerini görenler, bu fotoğrafın ne anlama geldiğinin açıklanmasını istediler?
Oysa İmamoğlu’nun Chatham House kapısında çektirdiği fotoğraf hiç ilgilerini çekmemişti. Veya CHP içinde bir yalan haber üzerine koparılan gürültüyle, hangi büyük planın uygulanmakta olduğu ile de ilgilenmemişlerdi.
Oysa Vatan Partisi İstanbul il yöneticilerinin Sedat Peker ile çektirdiği fotoğraf üzerine koparılan gürültünün kendisi de başlı başına uyarıcıdır ve üzerinde düşünmek gerekir.
Tarafların açıklamaları
Fotoğraf ile ilgili bir değerlendirme yapmadan önce Cem Dikmen ile Sedat Peker’in, yaptığı açıklamalara bakalım: Önce Sayın Cem Dikmen’in açıklaması:
“26 Kasım günü il başkan yardımcımız Bora Çelik ile birlikte değerli dostumuz Selim Akgül beyin Mahkeme isimli lokantasında Selim bey ile yemekteydik. Sn. Sedat Peker ile aynı mekanda karşılaşınca tanıştık ve Ergenekon günlerini kapsayan kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Ardından da birlikte fotoğraf çektirerek ayrıldık. Daha sonra bahsi geçen fotoğrafı kendimiz paylaştık. Kamuoyuna yansıtıldığı gibi yemekte buluşmadık fakat öyle olsaydı da bir sorun görmezdim.
“Dün akşamki karşılaşmanın ardından bu mesele ABD güdümlü PKK/HDP ve FETÖ çevrelerince kara propaganda malzemesi olarak kullanılmaya çalışıldı. Fakat başarısız oldu. Çünkü biz kendimize güveniyoruz. Hiçbir şeyi gizli saklı yapmıyoruz. Vatan Partisi olarak 15 Temmuz Amerikancı FETÖ Gladyosunun darbe girişiminde, PKK’nın hendeklere gömülme sürecinde, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarında aynı tavrı aldığımız herkese güveniyoruz….”
Şimdi de sayın Sedat Peker’in konu ile ilgili Twitter’daki açıklamalarına bakalım:
“Emperyalist güçlere karşı ülke müdafaası yapılan bu günlerde Vatan Partisi’ni yok saymak, kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir.
“Ergenekon yargılamaları süresince dik duruşlarından hiçbir ödün vermeyen Vatan Partililer ülkemizin en önemli mihenk taşlarından bir tanesidir.
“15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasında ilk olarak etkisiz hale getirilecek 26 isimden bir tanesinin Sn. Doğu Perinçek olmasının, ülke güvenliğimiz açısından kendisinin önemini anlatan yeterli bir delil olduğuna inanıyorum.”
30 yıllık süreç
Sedat Peker’in açıklamaları son derece nettir. Nerede durduğunu ve niçin orada durduğunu son derece anlaşılır biçimde ortaya koymaktadır.
Kafası karışan arkadaşlarımızın özellikle şu soruya cevap vermeleri gerekir: 28 Şubat sürecinden başlayarak 25 yıldır kesintisiz bir şekilde süren ve son beş yılda ise açık bir Türkiye-Amerika savaşına dönüşen mücadelede, 2000’lerin başından bu yana safını Türkiye olarak belirleyen kişiye (güce) karşı tavrınız ne olacaktır?
Sedat Peker’in, sanıyorum 2003 yılıydı, önderlik ettiği bir kuruluş Aydınlık’a tam sayfa ilan vermişti. Aydınlık bu ilanı yayınladı. İlan aslında veren açısından, o günün Türkiye’sinde yaşanan saflaşmada durduğu yeri belirleme anlamına geliyordu.
Nitekim öyle olduğu içindir ki Peker, Ergenekon kumpasında hedefe alınanlar arasındaydı. Ergenekon yargılamaları süresince de dik durdu ve mücadelesini sürdürdü.
2014 sonrasında ise FETÖ ve PKK ile mücadelede net bir tavır aldı. Amerika – Türkiye savaşında tereddütsüz Türkiye cephesindeydi.
Bunlar olgular…
Sürecin doğası ve savaşın mantığı
Bununla birlikte hatırdan çıkarılmaması gereken önemli bir gerçek var: Büyük mücadelelerde, hele hele Vatan Savaşı gibi bir ülkenin ve milletin varlık yokluk kavgasında mevziye girenlerin “sabıka kaydına” bakılmaz.
Sizinle birlikte mevziye girenler, sizinle aynı değildirler. Bu bir gerçektir. Ama en önemli mevzilenmede kaderlerini sizinle birleştirmişlerdir. Bunu görmez ve tavrınızı buna göre belirlemezseniz, hiçbir şey yapamazsınız.
“Ben kendi köşemde pirupak, tertemiz kalayım” diyorsanız, siz aslında hiçbir şey yapmıyorsunuz. Hatta duruşunuzla düşmana yardımcı oluyorsunuzdur.
Ülkemizde ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşanan büyük mücadelelere bakınız, hepsinde benzer durumlarla karşılaşırsınız.
Bütün sorun Türkiye’nin büyük bir değişim yaşadığı, Atlantik kampından koparak Asya’daki yerini aldığı bugünlerde bizim yerimiz neresidir, bunu görmek ve ona göre davranmaktır.
Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretindeki görüşmeler üzerine yapılan yorumlarda Türkiye’nin S-400’leri depoya kaldıracağı, Patriot sistemini alacağı gibisinden “değerlendirmeler” havada uçuştu.
Öte yandan ABD ise bildiğimiz tehditlerini dillendirmeye devam etti.
Ve bilindiği gibi birkaç gün önce Türkiye, S-400 sistemini kurduğunu ve test ettiğini dünyaya duyurdu.
İşte bu olay Türkiye’nin yaşadığı süreci özetliyor. ABD ile savaş halindeyiz ve dünyadaki mevzilenmede yeni yerimize yerleşiyoruz.
Önümüzde nihai sonucu alacağımız hesaplaşmalar var. Bütün sorun; bu mücadelede kararlı olarak duracak mıyız ve bu mücadelede bizimle aynı safa girecek bütün güçleri kucaklayacak mıyız sorunudur.
Sedat Peker fotoğrafına bu gözle bakmakta yarar var.