Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Ocak 2021 günü, Manisa Enerji ve Tabii Kaynaklar Projeleri Toplu Açılış Törenine canlı bağlantıyla katıldı ve yaptığı konuşmada “hamdolsun Türkiye’ye Cumhuriyet tarihinin en başarılı 18 yılını yaşattık” dedi.
Bu sözler birinci olarak gerçeği yansıtmamaktadır ama daha önemli olanı ise Cumhuriyetin en başarılı dönemi olan Atatürk dönemine yönelik bir inkârı içermesidir.
Bundan dolayı üzerinde durulmayı hak etmektedir.
Atatürk dönemi
23 Nisan 1920 tarihi, “Cumhuriyet Dönemi”nin başlangıcıdır. Bu süre içinde;
-Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.
-Kurtuluş Savaşı zafere ulaştırıldı.
-Cumhuriyet ilan edildi.
-Lozan barış antlaşmasıyla Türkiye Cumhuriyeti, kendini bütün dünyaya kabul ettirdi. Montrö antlaşması ile boğazların kontrolü sağlandı. Hatay anavatana katıldı.
-Bir Ortaçağ toplumu, Cumhuriyet Devrimleri kanunları uygulanarak çağdaş modern bir millet haline getirildi.
-Sıfırdan başlayarak dokumadan şekere, çimentodan kimya sanayiine, demir çelikten uçak fabrikalarına kadar bütün temel sanayi yatırımları, öz kaynaklarla başarıldı. Planlı ekonomiyle yatırımlar, ülke çapında dengeli olarak gerçekleştirildi.
-Osmanlıdan kalan dış borçlar ödendi. Bütçe bütün bu dönem boyunca fazla verdi.
-Bütün ülke demiryolu ağıyla birbirine bağlandı.
-Milli gelir, 2017 rakamlarıyla 10.35 milyar dolardan 30.1 milyar dolara yükseldi.
Burada önemli olan 13 yıl aralıksız süren savaşlardan yeni çıkmış, çalışma çağındaki nüfusunun önemli bir kısmını kaybetmiş, sanayisi sıfır düzeyinde olan bir ülkede bu ilerlemenin başarılmasıdır.
-Dönem boyunca yıllık ortalama büyüme rakamı 7.4’tür. Bütün Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleşen 13 çift haneli büyümenin yedisi bu dönemde olmuştur.
-Okur yazar oranı 1923 yılında yüzde 8 iken bu oran 1938 yılında yüzde 19 kadar olmuştur. Vb. vb.
1960 -70 dönemi
Cumhuriyet döneminin en başarılı ikinci dönemi 1960 – 1970 dönemidir. 27 Mayıs Devrimi ile birlikte Türkiye’de yeniden Atatürk Devrimi’nin canlanması, yeniden planlı ekonomi politikasına dönülmesi, 1961 anayasasıyla birlikte gelen özgürlük ortamında, 10 yıl boyunca Türkiye ekonomisi ortalama yüzde 7’lik büyüme gerçekleştirdi.
Böylece Atatürk’ün planlı – karma ekonomik sistemi, başarılı bir şekilde uygulanmaya devam edildi. Sanayi yatırımları devlet eliyle bütün ülke çapında dengeli bir şekilde gerçekleştirildi. Vb.
AKP dönemi
Şimdi bir de AKP dönemine bakalım:
-Milli gelir 240 milyar dolardan 2019’da 760 milyar dolara çıktı.
-Dış borç 129 milyar dolardan 421 milyar dolara yükseldi.
-İşsizlik yüzde 9.8’den yüzde 14’e yükseldi.
-2002’de nüfusun en zengin yüzde 10’u, milli gelirin yüzde 67.7’sini alırken, 2018 yılında yüzde 81.2’sini aldı.
-Devletin elindeki sanayi kuruluşlarının büyük çoğunluğu bu dönemde elden çıkarıldı. KİT’lerin tasfiye süreci esas olarak tamamlandı.
-Kişi başına düşen milli gelir sıralamasında dünya ülkeleri içinde 73. sıradan 75. Sıraya gerilendi. Vb. vb.
Nükseden hastalık
Bu rakamlar ortadayken “Cumhuriyet tarihinin en başarılı 18 yılını yaşattık” demek gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
Türkiye, 2015 yılından başlayarak PKK terörünün üzerine gitti. ABD’nin Türkiye’deki Gladyo örgütlenmesi olan FETÖ ile hesaplaştı. “Mavi Vatan”ına sahip çıkma yolunda bir mücadeleye girişti. Astana süreci ile emperyalist devletlerin bölgeye müdahalesine karşı bir bölgesel setin oluşturulmasında önemli bir rol oynadı.
Irak’ta, Suriye’nin kuzeyinde ve Libya’da emperyalist kuşatmanın karşısına çıkarak başarı elde etti. Ve en sonunda Azerbaycan’da Rusya ve İran’la ittifak halinde tarihi bir zaferin kazanılmasına tayin edici bir katkıda bulundu.
Bütün bu gelişmelerle birlikte Türkiye, yönünü Asya’ya çevirdi. İçinde bulunduğu ekonomik krizden de üretim ekonomisine dönmek ve devletin ekonomide roller üstlenmesi yolunda en azından bir düşünce değişikliği yoluna girdi.
Bu olumlu gelişmelerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi, Cumhuriyet’in ilk döneminde ve 1960’larda sağlanan gelişmelerin hangi anlayışlarla gerçekleştirildiğinin doğru olarak tahlil edilmesine ve o mirasın benimsenmesine bağlıdır.
Aksi taktirde hala zihinlerin arka planında duran ve çeşitli biçimlerde zaman zaman nükseden Atatürk Devrimi ile hesaplaşma saplantıları, olumlu yönde atılan adımları da baltalar.