Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Perinçek – İsviçre davasında verdiği “1915 olayları soykırım olarak nitelenemez” kararının ardından epeydir ABD tarafından dillendirilmeyen “Ermeni Soykırımı” iddiaları bu yıl yeniden gündemde.
Bir süredir gündemi işgal eden eden, “ABD Başkanı, bu yıl 24 Nisan’da yapacağı konuşmada ‘Ermeni soykırımı’ ifadesini kullanacak” söylentilerinin ardından, Dışişleri Bakanlığı Sözcü Vekili Jalina Porter, 23 Nisan günü gerçekleşen Erdoğan-Biden görüşmesinin hemen ardından yaptığı açıklamada, Biden’ın bu yıl yapacağı 24 Nisan konuşmasında soykırımdan bahsedeceğini belirtti.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki ise açıklamasında “Ermeni Soykırımı” ifadesini kullandı.
Bloomberg kanalı da, ‘Biden’ın yapacağı konuşmada Ermeni Soykırımı ifadesini kullanacağı’ haberini verdi.
Biden bugün yapacağı konuşmada, “Ermeni soykırımı” ifadesini kullanır veya kullanmaz, önemli olan ABD yönetiminin yıllar sonra bu konuyu neden gündeme getirdiğidir.
Vatan savunması
Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor: 1915 yılında Türkiye vatan savunması yaptı. Çarlık Rusyası ve diğer emperyalistler ile olan savaşında, cephe gerisini sağlamlaştırmak amacıyla tehcir politikası uyguladı. İki tarafta da büyük acılar yaşandı. Ama bunun esas sorumluları, Osmanlı ülkesini sömürgeleştirme savaşı veren emperyalist devletler ile onlarla işbirliği yapan Ermeni milliyetçisi örgütlerdi.
Emperyalizmin sömürgeleştirme ve köleleştirme saldırısına karşı vatan savunması en büyük haktır ve hiçbir şekilde suçlama konusu yapılamaz.
1924 yılında Bükreş’te Kongresini toplayarak kendini fesh kararı alan Ermeni Taşnaksütyun Partisi’nin lideri ve 1918 yılında kurulan ilk Ermenistan devletinin Başbakanı Ohannes Kaçaznuni sunduğu raporda gerçeği olanca açıklığıyla kabullenmektedir: ‘Biz, İngiltere ve Rusya’nın kışkırtmasıyla denizden denize büyük Ermenistan hayaline kapıldık. Saldırdık. Türkler savaş koşullarında yapılması gerekeni yaptılar. Taşnak Partisi’nin kendisini kapatmak dışında yapacağı bir şey kalmamıştır.’
İşte gerçek budur, tartışma bitmiştir ve tarihte kalmıştır.
Emperyalizmin yeni saldırı dönemi
“Ermeni Soykırımı” iddiaları bilindiği üzere emperyalizmin ulus devletlere karşı yeniden saldırıya geçtiği 1980 sonrasında gündeme getirildi.
Neo liberal gericiliğin saldırı yıllarında bütün ulus devletler gibi Türkiye de hedefe konuldu. Türkiye’nin toprak bütünlüğünün ve Cumhuriyet devriminin ürünü olan rejiminin hedef alındığı saldırıda, dünya kamuoyuna yapılacak propaganda da kullanılabilecek malzemeye ihtiyaç vardı.
Ermeni soykırımı yalanı işte bu ihtiyacın karşılanması amacıyla üretildi. Yıllar içinde “Ermeni Soykırımı” yalanına, “Pontus Soykırını”, “Süryani Soykırımı”, “Kürt soykırımı” gibi yeni yalanlar da eklendi. Türkiye Cumhuriyeti’nin, soykırımlar üzerine kurulmuş gayrımeşru bir devlet olduğu algısı yaratılması ve böylece Türkiye’yi hedef alan her türlü saldırıya “meşruiyet” kazandırılması amaçlandı.
Bu dönem içinde Türkiye’yi yöneten Hükümetlerin savunmacı çizgisinin işe yaramadığını, tam tersine yıllar içinde saldırının daha da artmasına hizmet ettiğini belirtmek gerekir.
Ama “Soykırım yapmadık, vatanımızı savunduk” sözlerinde ifadesini bulan mücadele çizgisi ise emperyalist saldırıyı püskürttü. Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, gerekse Fransa Anayasa Konseyi’nin “soykırım yoktur” şeklindeki kararları bu mücadele sayesinde mümkün oldu.
Dış politikada zaaf
Peki bütün bu gelişmelerin ardından, ABD’nin yıllar sonra “Ermeni Soykırımı” yalanını yeniden piyasaya sürme hazırlıklarını nasıl açıklamak gerekiyor? Üzerinde düşünülmesi gereken en önemli nokta budur.
AKP iktidarının dış politikada “Amerika ve Rusya’yı birbirine karşı kullanma” diye özetleyebileceğimiz çizgisi, her konuda Türkiye’yi savunmasız bırakmakta ve emperyalistlerin eline kullanabileceği bir koz vermektedir.
Siz eğer ‘Ukrayna’nın NATO üyeliğine destek vereceğinizi’ söylerseniz,
‘ NATO, Karadeniz’e de yerlesin’ derseniz,
Kırım halkının referandumla ve yüzde 90’ın üzerinde verdiği “evet” oyuyla aldığı kararı tanımaz ve ‘Kırım Rusya tarafından ilhak edilmiştir, tanımıyoruz’ derseniz,
‘Amerika stratejik müttefikimiz ve dostumuzdur’ demeye devam ederseniz,
Suriye’nin meşru Hükümeti’nin aldığı seçim kararını tanımaz ve “uluslararası toplumun bunu kabul etmesi mümkün değildir” diyerek komşunuzun karşısında ve emperyalizmin yanında saf tutarsanız,
Vb. vb.
Doğal olarak ABD emperyalistleri bu durumda sizin, kendilerine muhtaç olduğunuzu düşünecektir ve bunu size karşı kullanacaktır
İşte bu durumda ABD emperyalizmi de sizi kendi yanına çekmek için “Ermeni Soykırımı” iddiasını dillendirmede fayda görecek ve aslında bir kez daha çözülmüş – bitmiş olan bir sorunu (yalanı) ısıtıp ısıtıp yeniden önünüze koyacaktır.
Olay bundan ibarettir.