Her siyasal Parti, iktidar olduğunda kuracağını vadettiği sosyal, siyasal, ekonomik düzenin küçük bir örneğini, daha bugünden, kendi iç yapısında gerçekleştirdiği ilişkilerle verir. Parti programlarında veya liderlerin konuşmalarında, geleceğe dair yaptıkları parlak vaatlerin bu anlamda çok da büyük bir önemi yoktur.
Buradan Parti programları önemsizdir gibi bir sonuç çıkmamalıdır. Program önemlidir ve belirleyicidir. Ama bir de o programı uygulayacak Parti, o partinin liderleri ve kadroları gerçeği vardır. İşte örgüt, lider ve kadrolar, daha bugünden kendi içlerindeki uygulamalarıyla, aslında geleceğe dair önemli bir mesajı da vermiş oluyorlar.
Büyük ozan, düşünür ve halk önderi Pir Sultan Abdal;
“Cehennem dediğin dal odun yoktur
Herkes ateşini kendiyle götürür” der.
Aynı şekilde her Parti, vadettiği geleceğin ne olduğunu kendi pratiğiyle gösterir.
***
Partilerin öncelikleri vardır. Ülke-millet çıkarı, Parti çıkarı ve bireyin çıkarı. Bu çıkarlar birbiriyle çelişmeli bir ilişki içindedir. Sistem partilerinde önce bireyin, sonra içinde bulunulan topluluğun (partinin) ve en sonra milletin çıkarı gelir. Devrimci Parti’de ise bu öncelikler, tam tersi bir sıra izler. En azından devrimci olduğunu söyleyen bütün siyasi oluşumlarda, iddia böyledir. Ama bir de pratiklerine bakmak gerekir.
Devrimci bir Parti’nin elinde bulunan kıt olanakların kullanılmasındaki önceliklere bakın; yöneticinin ihtiyaçları, kadroların ihtiyaçları, mücadelenin örgütlenmesinin gerektirdiği ihtiyaçlar…
Buradaki öncelik sıralaması, o partinin gerçekten devrimci olup olmadığının kanıtıdır.
***
Bir Parti, bir yandan demokratik bir düzen vadediyor öte yandan bugünden kendi içinde farklı fikirlerin varlığına tahammül etmiyorsa; Parti, farklı görüşler ifade eden üyelerini “düşmanla işbirliği yapmakla” suçluyorsa, bol keseden lafını ettiği demokrasi ve özgürlük söyleminin hiçbir değeri yoktur. İktidar olsa, farklı görüşler dile getiren herkesi susturmak için kendisinden önce aynı yöntemlere başvuranlardan hiç geri kalmayacaktır.
***
Bir Partinin üyeleri okuyan, araştıran, sorgulayan, bilgili ve her durumda fikrini açıklamaktan korkmayan devrimciler midir; yoksa liderin ağzına bakan, söylenenleri sorgulamadan kabul eden, itiraz etme kültürüne sahip olmayan kişiler midir? Bütün Partilere bu açıdan bakıldığında farklı durumlarla karşılaşırız. Ve bu aynı zamanda söz konusu Partilerin geleceklerine dair verdiği resimdir.
***
Parti üyeleri arasındaki ilişkiler, üyelerle yöneticiler arasındaki ilişkiler, geleceğe ilişkin bir başka önemli ipucudur. Üyeler arasında saygı ve sevginin kalmadığı, karşılıklı güven ortamının bulunmadığı Partilerin, kazara hakim olacakları ülkede, kaos ve anarşiden başka yaratacakları bir şey olamaz. Esasen bu durumdaki Partilerin iktidar olmak için gerekli halk desteğini almaları da söz konusu değildir.
***
Parti, ekonomik olarak nasıl bir gelecek vadetmektedir? Bunun için de ne kadar küçük olursa olsun daha bugünden kendi mali işlerini nasıl yürüttüğü önemli bir ipucudur.
Daha elindeki olanaklar çok büyük değilken bile suistimallere başvuranlar varsa ve suistimallere karşı Parti içinde yaptırımlar uygulanmıyorsa, “bal tutan parmağını yalar” kuralı geçerliyse, o parti iktidar olduğunda; “yöneticilerin zengin halkın fakir” olduğu bir ekonomik sistemden başka bir şey gerçekleştirmeyecektir.
Parti maliyesinin yürütülmesinde şeffaflık, üye katkılarının her kuruşunun kayıt altında olması ve hesabının verilmesi bir başka önemli konudur. Özellikle faaliyetlerin finansmanında, büyük çoğunlukla kıt kanaat geçinen emekçi üyelerinin fedakârlığı dışında bir mali kaynağı olmayan devrimci Partiler için mali konularda daha bugünden ortaya koydukları pratik önemlidir.
***
Her Parti, aynı zamanda bir toplumsal varlıktır. Kadın erkek ilişkileri, topluluk bireyleri arasında ilişkilerin ahlaki boyutu, daha bugünden kendini çeşitli biçimlerde gösterir. Bütün bu açılardan yoz ilişkileri veya kapitalist sistemin ve Ortaçağın yoz ahlak anlayışının çürüttüğü toplumun bir parçası olmaktan başka bir şey olmadığını kendi içinde de yaşayan bir siyasal örgütlenme, iktidar olduğunda aynı yozluğu ve çürümeyi ülke çapında sürdürmekten başka bir şey yapmayacaktır.
***
Her parti, her zaman, her yaptığıyla, her duruşuyla kendisi dışında bulunanlara bir mesaj verir. Parti üyeleri, bir arada olmaktan mutluluk duyuyorlarsa veya Parti üyesi dara düştüğü, canı sıkıldığı zaman partili arkadaşlarının yanında olmayı bir çıkış yolu olarak görüyorsa; o parti, çevresinde Parti üyesi olmayanlar açısından da bir çekim merkezi olur. Parti üyeleri arasında dayanışma varsa, birbirlerine yardımcı olmak için yarışıyorlarsa, (elbette böyle bir durum ancak yöneticilerin örnek olmasıyla gerçekleşebilir) o parti insanların, rahatsızlık duydukları sistemden kurtuluş için bir umut kaynağı olur.
Böyle Parti büyür, güçlenir ve iktidar olur. İktidar olduğu ülkede insanlar kendini mutlu hisseder. Kısacası Parti daha bugünden, dışında bulunan insanların imrenerek baktıkları bir yapıda ise o Parti, gelecekte de bütün ülkede yaşayan insanların mutlu oldukları bir gelecek inşa edebilir.