AKP, işbaşına geldiği günden itibaren, iktidarını sürdürebilme stratejisini, ‘milletin yarısını diğer yarısının karşısına koymak’ olarak belirlemişti. Arkasındaki ABD desteği ve karşısındaki muhalefetin dağınıklığı sonucu bu strateji uzun bir süre işe yaradı.
2014 sonrasında ise başka faktörler devreye girdi ve bugüne kadar gelindi.
Ama artık AKP açısından yolun sonu görünüyor. Bunu söylememizi mümkün kılan veriler şunlardır:
1. Türk-iş son araştırmasıyla, açlık sınırının 2 927 tl (asgari ücretin üzerinde), yoksulluk sınırının ise 9 533 tl olduğunu açıkladı. AKP döneminde daha da bozulan gelir dağılımı, son 20 yıl içinde ortaya çıkan Türkiye’nin en büyük yandaş zenginleri ve kamu mallarının yağmalanması; bugüne kadar AKP’ye destek veren kitlede homurdanmalara, “bu kadarı da olmaz” itirazlarına ve sonuç olarak kopmalara yol açmıştır.
2. AKP’nin, 2023 yılında yapılacak seçimlerde, azalmış olduğu bugünden belli olan kitle desteğini, vatandaşlık verilecek mültecilerle kapatma siyaseti ters tepmiş durumdadır. İktidar Partisi, “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmaktadır.”
3. Sedat Peker’in ifşaatları, Türkiye’deki sistemin AKP eliyle nasıl, tam bir dört dörtlük “Mafyokrasiye” dönüştürülmüş olduğunu gözler önüne serdi. En yetkili makamlarda olanların mafya ile içli dışlı ilişkileri, hatta bizzat kendilerinin mafyalaştığını gösteren ifşaatlar, iktidara olan desteği erozyona uğratmış durumda.
4. Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Meclis’in tamamen göstermelik bir hale dönüştürülmesi, halkın devlet nezdinde kendini ifade olanağına, sorunlarına devletin müdahalesini sağlayarak çözebilme umuduna ağır bir darbe indirmiş durumdadır. Cumhurbaşkanlığı sistemi en başta, iktidarın halkla yakın bağlar kurma gereksinmesini yok etti ve öyle görünüyor ki en büyük zararı AKP’ye verdi.
Meclis’in, bu haliyle bile hiçbir yetkisi ve işlevi olmayan 600 milletvekiline devlet eliyle büyük kaynaklar aktarma dışında bir iş görmemesi, sonuç olarak AKP’ye olan tepkiyi büyütüyor.
5. Laikliğin adım adım tahrip edilmesi yönündeki uygulamalar, toplumumuzun çok önemli bir kesimindeki endişe ve korkuyu büyütmüştür. Tamamen siyasi rant hesaplarıyla ve büyük bir gösteriyle, Atatürk’ün müze yaparak dünya kültür mirasının önemli bir öğesi yaptığı Ayasofya’yı, Cumhuriyet’e ve kurucusuna yönelik düşmanca mesajlarla camiye dönüştürenler, dış politikada ihvansever politikaları ile kendilerine duyulan şüphe ve güvensizliği büyütmüşlerdir.
Diğer Müslüman ülkelerdeki laiklik karşıtı her uygulama ve gelişme, AKP’ye duyulan güvensizliği daha da büyütüyor.
Son olarak adli yıl açılış töreninin, Diyanet İşleri Başkanının dua okumasıyla açılması, AKP’nin Türkiye’yi nereye götürmek istediğinin kanıtı olarak endişeleri büyütmüştür.
6. Dış politikada “Abdülhamit çizgisi” diyebileceğimiz yaklaşım, Türkiye’nin güvenirliliğine ağır darbe indirmiş durumdadır. Amerika’ya karşı Rusya’yı, Rusya’ya karşı ABD’yi kullanabileceğini zanneden politika, sadece sahibinin güvenirliliğini ortadan kaldırıyor. Yüzyıl önce Osmanlı Devletinin sonunu getiren politikadan medet ummak tarihi bir gaflettir.
7. Ve nihayet mezhepçi yaklaşımların gözlerini kör etmesi sonucu inatla sürdürülen “Katil Esed” politikası, PKK’ya Fırat’ın doğusunda devlet kurma olanağı sunmuş durumdadır. Fırat’ın doğusunda ABD ile yapılmış olduğu anlaşılan zımni anlaşmanın, (Fırat’ın batısında ‘Türkiye himayesinde ihvan bölgeleri’ karşılığında doğusunda bir “ikinci İsrail’e göz yummak) Türkiye için ne büyük tehlikeler içerdiğini açıklamaya gerek yok.
8. İmam Hatipleştirilmiş orta eğitim, lise seviyesine indirilmiş üniversiteler, milyonlarla ifade edilen işsiz üniversite mezunu kitle; gençliğin içinde bulunduğu durumu özetliyor. Bu tablonun sonucu AKP’nin gençliği kaybetmesidir.
Yolun sonu
Bütün bu nedenlerden dolayı AKP’nin “saltanat dönemi”nin 2023 seçimleriyle birlikte sona ereceğini söyleyebiliriz. Yapılan kamuoyu yoklamalarının çoğunluğunun, bu yönde bir sonuca işaret ettiği de biliniyor.
Meğer ki yeniden bir “Ekmeleddin mucizesi” yaşanmasın!
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın son olarak yaptığı açıklamalar; sonu görünen iktidar içinde bir zamanlar yetkili makamda bulunan bir kişinin, kendisini sorumluluktan kurtarma çabası olarak da okunabilir.
Kısacası yolun sonu görünüyor!…