Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşıyor. Özelleştirmelerle Devlet, ekonomik operasyonlar karşısında kendisini savunma olanaklarından yoksun bırakılmıştır. Ülkenin kaynakları, akıl almaz bir savurganlık ve yandaşları zenginleştirme politikalarıyla heder edilmiştir. İhvancı dış politikanın sonucu, bir yandan PKK terörünün devam etmesi öte yandan ülkeye yığılan milyonlarca mülteci olmuştur. vd.
Bu ve benzer politikaların sonucu, kişi başına düşen milli gelirin tam sekiz yıldır üst üste gerilemesi olmuştur. Gelinen aşamada AKP iktidarının bulduğu çözüm; Türk lirasının değerini düşürerek, ülke içinde üretim maliyetlerini azaltmak ve böylece ihracatı artırarak döviz bulmaktır. Serbest piyasa sistemi içinde faizleri düşürmeyi ve bunu da dini referanslarla yapmak tam da AKP zihniyetine yakışıyor.
Türkiye; ‘Allah sizi açlıkla, yoklukla; malınız ve canınızdan eksiltmeyle sınıyor’ diyen bir Cumhurbaşkanı ile;
Ve ‘Ekonomi krize girerse sen en fazla işini kaybedersin, ama ben bin kişinin çalıştığı işyerimi’ diye düşünebilen bir Ekonomi Bakanı tarafından yönetiliyor.
Böyle bir Cumhurbaşkanı ve böyle bir Bakan, Halk Ekmek kuyruğunda sıraya girmiş 80 yaşındaki ihtiyarın neden ağladığını anlayamaz!
Kısacası AKP iktidarı yaşadığımız krizin nedenidir, dolaysıyla bu iktidardan bir çözüm beklemek beyhudedir.
Halkçı Devrimci iktidar
Ama çözüm vardır. Üstelik insanlığın bugün yaşadığı bütün sıkıntıların nedeni olan Kapitalist-Emperyalist Sistemin çıkmazı yaşadığı, gelişmekte olan dünyanın ise ayağa kalktığı günümüzde bu çözüm, elle tutulur biçimde önümüzdedir.
Ama her şeyden önce bu çözüm programını uygulayacak milli devrimci bir iktidara ihtiyaç vardır.
Cumhur İttifakını konuşmaya gerek yok, yaşadığımızın krizin sorumlusudur. Atlantik ipine tutunarak iktidar olmaya çalışan yamalı bohça “Millet İttifakı”nın da çözüm olamayacağı açıktır.
2020’lerin Türkiye’sinde “Milli Devrimci İktidar”ın koşulları olgunlaşmaktadır.
Krize çözüm programı
Milli Devrimci İktidarın, ekonomik krize çözüm programının başlıca maddeleri şunlar olacaktır:
- İç piyasada yabancı paraların kullanımı yasaklanacaktır. Vatandaşın Dolar ve diğer yabancı paralar üzerinden olan mevduatları, rayiç bedel üzerinden Türk lirasına çevrilecektir. Türk lirasının kayıtsız şartsız egemenliği sağlanacaktır.
- Kontrollü kambiyo rejimine geçilecek, emperyalist tekellerin ve uluslararası para spekülatörlerinin Türk lirasının değeri ile oynayarak yaptıkları vurgunlar önlenecektir.
- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası kapatılarak, yeniden yapılandırılacak ve Borsa’nın uluslararası bir kumarhane gibi çalışması önlenecektir.
- Avrupa Gümrük Birliği’nden çıkılacak, böylece ekonomide ulusal çıkarlara uygun politika izlemek mümkün olabilecektir.
- Muhatap ülkelerle görüşülerek dış ticaretimizin karşılıklı olarak ulusal paralarla yapılması sağlanacaktır.
- Lüks ithalat yasaklanacaktır.
- Türkiye’de üretilen malların ithali, yüksek gümrük vergilerine bağlanarak, yerli üretici korunacaktır.
- “Nereden Buldun Yasası” yeniden yürürlüğe konularak, hortumcunun malına el konulacak, yağmalanan kamu kaynakları ulusal ekonominin geliştirilmesi için kullanılacaktır.
- Ekonomide stratejik öneme sahip kuruluşlar kamunun elinde olacaktır. Bu kurumlardan özelleştirilenler yeniden kamulaştırılacaktır.
- Milli sanayici korunacak, üretici desteklenecektir. Kamu mallarının yağmalanması ve israflar etkin tedbirlerle önlenerek tasarruf edilen kaynaklar sanayide ve tarımda üretimin geliştirilmesi için harcanacaktır.
- Şam ile derhal el sıkışılacak, ABD’nin Fırat’ın doğusunda kurmak istediği “Terör Devleti” Suriye ile işbirliği yapılarak önlenecek, ülkemizde bulunan mültecilerin güven içinde ülkelerine dönmeleri sağlanacaktır. Böylece tasarruf edilen kaynaklar ekonomik kriz ile mücadeleye ayrılacaktır.
- Orta vadede Türkiye’nin hedefi Batı Asya Birliği’nin hayata geçirilmesi olacaktır. Böylece emperyalist müdahalelerin önü alınacak, terör sorunu köklü olarak çözülecek ve bölge ülkelerinin bütün olanaklarını birleştirmeleriyle, Türkiye’nin de bir parçası olduğu Batı Asya Birliği, krizleri önlemenin de ötesinde ekonomik olarak dünyanın en müreffeh bölgelerinden biri olacaktır.