Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17 Mart 2022 günü partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, “2023 seçimleri, ülkemizin ve milletimizin kaderi bakımından gerçek anlamda bir yol ayrımını ifade edecektir.” dedi.
Bu sözler, 20 yıllık AKP iktidarının gerçekte bir fiyaskodan ibaret olduğunun itirafıdır. 20 yılda taş üzerine taş koyamayan, tam tersine öncesindeki 80 yılda yapılanları yıkmakla uğraşan, ama belki de en önemlisi milleti bir arada tutan bağları, inanç farklılıklarını kaşıyarak tahrip eden bir iktidarın, şimdi artık bir yol ayrımına gelmiş olduğunu düşünmesi son derece doğaldır.
AKP’yi “yol ayrımı”na getiren halkın büyüyen tepkisidir. Büyük bir uygarlık birikiminin mirasçısı olmuş, emperyalizme karşı tarihin ilk kurtuluş savaşını vermiş ve Cumhuriyet Devrimi ile ezilen dünyaya örnek olmuş bir Millet’in, Ortaçağ özlemcisi bir iktidarın yıkıcılığını kabul edebileceği düşünülemez.
Ama benzer değerlendirmelerin, bazı AKP karşıtları tarafından da yapıldığını görüyoruz. Onlar da ‘AKP eğer 2023 seçimlerini kazanacak olursa Türkiye’nin 100 yıllık bir karanlığa gömüleceğini’ iddia ediyorlar.
2023 yılı Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yılı. Buradan hareketle yapılacak seçimlerin sonraki 100 yılı belirleyecek önemde olacağı üzerine iki cenahtan yapılan bu benzer tespitlerin ne anlama geldiği üzerinde yarar var:
AKP PENCERESİNDEN DURUM
Bütün veriler AKP’nin, iktidarını devam ettirmesinin ancak bir “mucize”ye bağlı olduğunu gösteriyor. İktidara yönelik tepkiler, özellikle ekonomideki gelişmelerden dolayı öylesine büyük boyutlara vardı ki, bugüne kadar AKP’nin işbaşında kalabilmesinin en büyük nedeni olan Meclisteki muhalefet bile onları kurtaramayacak!
Onun için AKP iktidarı sayesinde kamu kaynaklarını bugüne kadar yağmalayanlar, fiili olarak yasal hale gelmenin ötesinde bugün artık devleti yöneten konumundaki tarikat ve cemaatler ve varlıkları-geçimleri, herşeyleri AKP iktidarının devam etmesine bağlı olan “taze vatandaş” mülteciler ve sadaka ile geçinen toplum kesimleri açısından 2023 seçimleri gerçekten de bir hayat memat seçimleri oluyor.
SİSTEM İÇİ SEÇENEKLER AÇISINDAN 2023 SEÇİMLERİ
2023 seçimleri kuşkusuz önemlidir ama AKP’nin karşısında olan ve özellikle sistem içi muhalefet konumundaki bazı partilerin de tıpkı bu Parti gibi bu seçimleri, “hayat memat” sorunu olarak değerlendirmeleri üzerinde düşünülmesi gerekiyor.
Bu tespit, kendileri açısından doğru olabilir ama Türkiye için değil.
Tam tersine dünyamızda, bölgemizde ve ülkemizde, daha iyi bir geleceğe yönelişin koşulları giderek olgunlaşıyor. Ukrayna krizi dünya halklarının baş düşmanı olan ABD emperyalizmi ve onunla birlikte hareket eden kuvvetlerin çaresizliklerini ve çöküşe doğru gittiklerini gözler önüne serdi.
Artık yeni bir dünya kuruluyor. Asya’nın, Afrika’nın ve Latin Amerika’nın gelişmekte olan ülkeleri bu yeni dünyanın asli aktörleridir.
Her şeyi bir yana bırakalım. Sadece bu tespit bile dünyamızın ve bölgemizin ve Türkiye’nin daha iyi bir geleceğe doğru gittiğini göstermeye yeter. Bilindiği üzere kaybetmekte olan ABD emperyalizmi ve Atlantik ittifakı; ülkemizdeki her türden gericiliğin baş destekçisi oldular.
Şimdi, daha güzel bir gelecek için mücadelede, önümüzdeki engeller daha da zayıflamıştır.
2023 SEÇİMLERİ
Buradan 2023 seçimlerinin önemsiz olduğu sonucu çıkmaz. Tam tersine AKP iktidarının ya da sistem içi muhalefetin iktidar olması durumunda Türkiye’nin ödemek durumunda olduğu faturanın daha da büyüyeceği açıktır.
Cumhuriyet tarihinin en ağır krizini yaşıyoruz. Daha üç ay önce büyük bir gürültüyle ilan ettikleri asgari ücrete yaptıkları zammın hiçbir şey ifade etmediği, hatta satın alma gücü açısından basit bir karşılaştırmanın, geniş emekçi kitlelerini, Aralık 2021 başına göre şimdi daha da kötü duruma düşürüldüğü gerçeğini göz önüne alırsak; bu iktidarın devam etmesinin halkımız açısından ne anlama geldiği anlaşılır.
En az bu kadar önemli olan diğer bir sorun, iktidarın inanç farklılıklarını derinleştirme politikası sonucunda, toplumumuz içindeki fay hatlarının, kırılma yönünde gösterdiği gelişmedir. Nüfusun yüzde 10’una ulaşmış olan ve Türkiye’nin sırtında bir yük olmaktan başka bir fonksiyonu olmayan mültecilerin ifade ettiği tehlike de cabası…
Ama görmemiz gereken büyük gerçek şudur: Halkımız bütün gerçekleri görüyor ve bundan dolayı büyük bir arayış içindedir.
Dünyamızda ve bölgemizde yaşanan gelişmeler, bu arayışın doğru bir adrese yönelmesi açısından durumu son derece elverişli kılmaktadır.
2023 seçimlerinin sonucu ne olursa olsun, Türkiye’nin Atlantik ittifakından kopması, halkçı-devletçi bir ekonomi modeline yönelmesi, parasız eğitim ve parasız sağlıkla geniş kitlelerin en hayati ihtiyaçlarının karşılanmasının güvence altına alınması, Laik-demokratik cumhuriyetle cemaat ve tarikatların kökünün kazınması, özel olarak Batı Asya’da ve daha geniş bir bakış açısıyla baktığımızda ise Asya’daki yerini alması kaçınılmazdır.