Mehmet Bedri ağabey, tanıdığım insanı değerleri en güçlü, duygusal devrimcilerdendi. Ancak Bedri abi, pek gülmezdi. Güldüğüne rastgelmek çok zordu. Bir kere kahkahalarla güldüğünü duyan bir genç, telaşla diğerlerine haber verir: “Koşun gelin Bedri abi gülüyor.”
Zaman zaman takılır, bazen eleştirirdim: “Abi biraz gülümse lütfen. Sovyet politbüro üyeleri gibi durma” derdim. Bir TV programından sonra sordu; “Nasıl iyi gülümsedim mi?” İzlemiştim, dudağının uçları biraz kalkmıştı. O bunu gülümseme sayıyordu.
Sebebini çözemedim bir türlü.
Nihayet birgün tanık olarak öğrendim nedenini. Bir yere gidiyoruz. Arabayı Bedri abi kullanıyor. Sohbet, şakalaşma gidiyoruz. Sanırım Kamil Dede’ydi, çok komik bir durumu anlattı. Kahkahalarla gülmeye başladık. Bedri abi de katıla katıla gülüyor. Ancak hemen frene basıp aracı durdurdu ve kenara çekti. Gözlüğünü çıkardı, bir mendille sular gibi akan gözyaşlarını silmeye başladı. Sonra anlattı: “Ben ne zaman çok gülsem gözyaşlarımı tutamam.”
O zaman anladım kendisini neden gülmekten alıkoyduğunu. Anladım ki, 50 yıllık zorlu mücadeleler, acılar, işkenceler, büyük sıkıntı ve fedakarlıklar, doya doya gülmesini frenliyordu, Bedri abinin.
Çokça anım var kendisiyle. Bilmeyenlerle paylaşmak istiyorum. Diğer dostlara da öneririm. O’nun ideolojik duruşu, siyasal mücadelesi büyük ölçüde biliniyor. Ama bir de o naif, o duygusal, insancıl Bedri Gültekin var. Bu yanı da eğitici. Her şeyden önce insan olmak. İnsanı başa yazmak. Vicdanlı olmak. Vefalı olmak.
İyi, namuslu, şeffaf insan olmak… Öğrenmeliyiz!
Uğurlar olsun sevgili Bedri ağabey!
Mezar başlarındaki konuşmalarında “İnsan unutulunca ölür” derdin. Sen unutulmayacaksın!
Hasan Basri Özbey, 14 Şubat 2023