Kendini dayatan çözüm (5)

“Türkiye İttifakı”nın zorunluluğu

Bilindiği üzere Seçim ve Siyasi Partiler yasalarında yapılan değişikliklerle, Partilerin ittifak yaparak seçime girmeleri mümkün hale getirildi. Cumhur ve Millet ittifaklarının ortaya çıkması ise sokaktaki insanı; bu ittifaklar dışında kalan Partilere hiçbir şans vermediği için, söz konusu iki güç arasında “ehveni şer” tercihi yapmak durumunda bırakıyor.

Bu durum 2023 seçimlerine giderken Türkiye’nin gerçekliğidir. Buna gözlerimizi kapatarak hareket edemeyiz.

Ama öte yandan Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı dışında kalan, bu ittifaklardan gerçekte fazla bir şey beklemeyen önemli bir halk kitlesinin var olduğu da bir gerçektir. 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı seçiminde sandığa gitmeyen yüzde 30’a yakın seçmen kitlesinin varlığı hatırlanmalıdır. O günden bu yana söz konusu kitlenin daha da büyüdüğünü hemen herkes bulunduğu yerde yaptığı gözlemlerle rahatlıkla tespit edebilir.

“Türkiye ittifakı”

Türkiye’nin ihtiyacı, üçüncü bir “ittifak”ın inşasıdır. Buna; “Türkiye ittifakı”, “Ulusal Blok”, “Sol İttifak”, “Yurtsever Cephe” “Üçüncü Yol İttifakı” vb denilebilir. Adı ne olursa olsun, önemli olan geniş kitlelerin dikkatini çekecek; “Evet, Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı çatal çıkmazına mahkûm değiliz. Bir seçenek daha var” dedirtecek kuvveti bir araya toplamaktır.

Öte yandan sadece kendisine sosyalist diyen Parti ve çevreleri toplayarak bir “Üçüncü Seçenek” yaratılamaz. Türkiye’nin acil çözüm bekleyen sorunlarını tespitte ve asgari programda anlaşan bütün Parti, çevre ve yurttaşlara açık olmak gerekir.

Program

 Türkiye İttifakı’nın programı şu şekilde özetlenebilir:

  1. Tam bağımsızlık. NATO’dan çıkılacak ve AB üyelik başvurusu geri çekilecektir. Emperyalist ülkelerle yapılan ve Türkiye’nin ulusal çıkarlarına ters bütün mali, siyasi ve askeri anlaşmalar geçersiz sayılacaktır.

Anti-emperyalizm ya da “tam bağımsızlık” ilkesine bağlılık, ABD emperyalizminin bölgemizde ve ülkemizde uzantısı durumunda olan devlet ve örgütlere karşı tavır almayı zorunlu kılar. Bir yandan ABD emperyalizmine karşı olduğunu söylemek öte yandan ABD’nin “sahadaki kara gücü”yle yan yana olmak kabul edilemez.

  1. Laik demokratik Türkiye. Cumhuriyet Devrimi Kanunları uygulanacaktır. “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar ülkesi olamaz.”
  2. Parasız eğitim ve parasız sağlık. Bütün eğitim ve sağlık hizmetleri devlet eliyle ve parasız yapılacaktır.
  3. Cumhurbaşkanlığı sistemi kaldırılacaktır. Türkiye’nin 150 yılı aşan demokratikleşme mücadelesinin ortaya çıkardığı ve Türkiye gerçeklerine uygun olan sistem “Güçlendirilmiş Meclis Sistemi”dir. Beştepe’deki Saray, bilimsel araştırma çalışmalarında değerlendirilecek, Cumhurbaşkanlığı Çankaya’ya taşınacaktır
  4. Mülteci sorunu, Bölge ülkeleri ile birlikte hareket edilerek ve mültecilerin ülkelerine dönmesi koşulları yaratılarak çözülecektir. Şam ile el sıkışma ve her alanda birlikte hareket etme sorunu çözmenin anahtarıdır.
  5. “Nereden Buldun Yasası” uygulanacak, Milletin yağmalanan kaynakları, yeniden milletin olacak ve böylece bir üretim seferberliği için gerekli kaynaklar yaratılacaktır. Lüks ithalat yasaklanacak, gümrük duvarlarıyla yerli üretici korunacaktır.
  6. Batı Asya Birliği. Türkiye; yükselen Asya uygarlığının bir parçasıdır. Aynı tarihi, aynı coğrafyayı, aynı kültürü, aynı kaderi paylaştığımız diğer Batı Asya ülkeleri ile ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda işbirliği yapılacak ve böylece Batı Asya Birliği, adım adım hayata geçirilecektir.

Elbette bu program da bir öneridir. Doğrusu, Türkiye siyasetinde yeni bir ittifaka ihtiyaç olunduğu görüşünde olan bütün devrimci ve yurtsever güçlerin bir araya gelerek üzerinde anlaşacakları asgari programı birlikte belirlemeleridir.