Türkiye ekonomik krizle yatıp kalkıyor. Emeği ile hayatını kazanan yurttaştan işverenine kadar neredeyse milletin tamamı yarın ne olacak endişesi içinde. İşte bu noktada günü kurtarmanın ötesinde bir anlamı olmayan tedbirleri konuşmak yerine daha köklü çözümleri tartışmak gerekir.
Dünyamız Bölgesel Birlikler çağındadır. Emperyalizmin hegemonyasının kırılması ve gelişmekte olan dünyanın ayağa kalkmasına bağlı olarak dünya milletleri eşitlik, egemenliğe ve toprak bütünlüğüne saygı, karşılıklı yarar ve sorunları barışçı yöntemlerle çözme ilkeleri temelinde bir araya geliyorlar. Geleceğin “Büyük Uyum Dünyası” yolunda son derece önemli bir aşamadır söz konusu olan.
Bir bölgesel birlik için zeminin uygunluğu açısından dünyanın hiçbir bölgesi, Batı Asya ile kıyaslanamaz. Bütün bölgenin Pers imparatorluğu bünyesinde bir araya gelmesinin üzerinden tam 2570 yıl geçti. O günden bu yana bölge ülkeleri ve halkları hep içiçe oldular, ortak bir tarihi hep birlikte yarattılar. Dünyanın hiçbir bölgesi bu kadar uzun süre böylesine bir ekonomik, siyasi, kültürel birlik içinde olmamıştır.
Ama aynı zamanda Dünyanın hiçbir bölgesi, birleşmenin önündeki engeller konusunda da Batı Asya ile kıyaslanamaz. Üç kıta arasındaki stratejik coğrafi konumunun yanısıra 20. yüzyılın sonundan itibaren bölgede keşfedilen zengin petrol ve doğal gaz kaynakları, emperyalistlerin özel ilgisinin nedeni olmuş ve tam 150 yıldır sömürgeci-emperyalist saldırıların özel hedefi olmuştur.
ABD’nin malum “Büyük Ortadoğu Projesi”, söz konusu emperyalist ilginin son örneği olarak hala gündemimizi işgal etmeye devam ediyor.
Ama artık bütün engellerin aşılmaya başlandığı ve Batı Asya Birliği’nin gözle görülür bir menzilde olduğunu söyleyebiliriz.
Engeller
Geldiğimiz aşamada Batı Asya Birliği’nin önünde başlıca beş engelin olduğunu görüyoruz:
- Ankara’ya hakim olan İhvancı dış politika: Bundan dolayı AKP iktidarı Şam ile el sıkışmamakta inat etmekte, Suriye’nin meşru hükümeti yerine İhvancı Müslüman Kardeşlerle iş tutmaktadır. Herşey bir yana sadece bu durum, bütün Batı Asya ülkeleri arasında çok önemli bir güvensizlik nedenidir.
- ABD’nin “sahadaki karagücü PKK”nın Fırat’ın doğusunda kurmak istediği 2. İsrail” devletçiği ve ABD adına Türkiye başta olmak üzere bölgenin dört büyük ülkesinde yürüttüğü terör faaliyeti. Bu sorunun çözümü de geldiğimiz aşamada Ankara’nın Şam ile el sıkışmasına bağlıdır. Ankara – Şam işbirliği Fırat’ın doğusundaki ABD varlığını ve dolaysıyla PKK’yı (PYD – YPG) bitirir. ABD, arkasında Rusya ve İran’ın olduğu bir Ankara-Şam ortak askeri harekâtı karşısında duramaz.
Fırat’ın doğusunda devlet olma hayali biten PKK’nın yapacağı tek iş silah bırakmaktır. Çünkü Türkiye’de yasal olanaklarla elde ettiği mevziler, o zaman elindeki en önemli kazanımlar olacaktır. Fırat’ın doğusunda ABD desteği ile devlet olma hayali bittiği zaman elinde kalan veya elde edebileceği bu önemli mevzileri tehlikeye atmak istemeyecektir. Bu da bir yandan Türkiye’nin başında 40 yıldan beri olan terör belasının bitmesi, diğer yandan Bölge ülkelerinin birliği yolunda en önemli adımın atılması için zeminin daha da uygun hale gelmesi anlamına gelecektir.
- Kanal İstanbul yoluyla Montrö Antlaşmasının geçersiz kılınması ve Karadeniz’de NATO varlığının kalıcı hale gelmesi. AKP iktidarının bu yönde son dönemde birbirinin peşisıra attığı adımlar Rusya ile Türkiye arasında güvensizlik tohumları ekmektedir. Rusya, Batı Asya Birliği olarak ele aldığımız coğrafyanın sınırları içinde değildir. Ama Rusya’nın; Suriye, İran, Azerbaycan ve Ermenistan ile özel yakın ilişkileri vardır. Montrö’nün geçersiz kılınmasıyla Karadeniz’deki NATO varlığı üzerinden bu ülkeye yöneltilecek tehdit, sonuç olarak Türkiye’nin bölgesinin diğer ülkeleriyle olan ilişkilerini de baltalayacaktır.
- Ermenistan – Azerbaycan Çatışması: Bu sorunun, Azerbaycan’ın 30 yıldır işgal altında olan topraklarını kurtarmasından sonra şimdi çözüm yoluna girdiğini söyleyebiliriz. Son olarak Azerbaycan ve Ermenistan arasında diyalog kapısının aralanması ve Türkiye ile Ermenistan’ın karşılıklı olarak özel temsilci göndermeleri önemli adımlardır. Ermenistan Azerbaycan sorunun çözülmesi ve Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi, emperyalistlerin bugüne kadar kullandığı önemli bir sorunun ortadan kalkması anlamına gelecektir.
- Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya üzerinden Rusya ile yaşadığı sorunlar: Gürcistan, tarihi ve coğrafi açıdan Batı Asya’nın bir parçasıdır. ABD emperyalizminin bu ülkeyi Rusya’ya karşı kullanmak istemesine bağlı olarak ortaya çıkmış olan Abhazya ve Güney Osetya sorunları, bölge ülkelerinin birlikte hareket etmesiyle çözüme kavuşturulacaktır. Bu konuda da Türkiye’ye özel bir rol düşmektedir. Gürcistan’ın Türkiye ile ekonomik, siyasi, askeri, tarihi ve demografik açılardan özel ilişkileri bulunmaktadır. Aynı ilişkiler Ermenistan ve Azerbaycan ile de söz konusudur. Bütün bunlardan dolayı Gürcistan, oluşacak Batı Asya Birliği’nin dışında kalamaz.
Türkiye’de çözüm, Bölgede çözüm
Görüldüğü üzere Batı Asya Birliği’nin gerçekleşmesinde bugün anahtar ülke Türkiye’dir. AKP’nin, büyük güçleri birbirine karşı kullanabileceğini zanneden İhvancı dış politika aklı ve bu yaklaşımlarının sonucu ülkemize doldurduğu 8 milyon mülteci üzerinden yaptığı gelecek hesapları ile bu süreç içinde olumlu bir rol oynaması mümkün değildir.
Sistem içi muhalefetin gündeminde ise böyle bir hedef yoktur çünkü iktidar umudunu Atlantik ötesi ile yaptığı işbirliğine bağlamıştır.
Ama Batı Asya Birliği bir zorunluluktur. Türkiye’nin ve bütün Bölge ülkelerinin çıkarı, bu işbirliğinin gerçekleşmesinden geçmektedir.
Onun için bütün diğer etkenlerin yanısıra Batı Asya Birliği’nin gerekliliği ve bu yönde engellerin aşılmasıyla yaşanacak gelişmeler, aynı zamanda yaşamakta olduğumuz ekonomik krizin de köklü çözümüdür.