İçinde bulunduğumuz durum ile ilgili olarak herşeyden önce yapılması gereken tespit şudur:
Arkamızda kalan 50 yıl içinde sistem dışı bir çözüm açısından koşullar hiçbir zaman bu kadar elverişli olmadı. Hem dünyadaki, hem bölgemizdeki, hem de Türkiye’deki gelişmeler son derece olumludur.
Neoliberal piyasa sistemi iflas etmiştir. İnsanlık artık fiilen yeni arayışın içindedir ve bu yolda beş kıtada önemli adımlar atmaktadır.
Emperyalizmle işbirliği yaparak son kırk yıldır bölgemizi kana ve ateşe boğan etnik ve dinsel terör örgütleri yavaş yavaş sahneden çekilmektedirler. Bağımsız ve demokratik ulus devletler yeniden canlanmakta ve son tahlilde emperyalizme karşı olan bölgesel birlikler tarih sahnesindeki yerlerini almaktadır.
Türkiye ise, Cumhuriyet döneminin en ağır ekonomik krizinin sorumluları ile artık daha ileri gidemeyeceği bir noktadadır. Kemalist Devrim’in halkçı devletçi çözümü, sistem dışı bir çözüm olarak yeniden bütün Türkiye’nin gündemindedir.
Bütün sorun, bu çözümün uygulanmasına önderlik edecek bir devrimci öncünün yaratılmasında ve halkın önüne çıkmasındadır.
“Türkiye ittifakı”
Türkiye’nin ihtiyacı, üçüncü bir “ittifak”ın inşasıdır. Buna; “Türkiye ittifakı”, “Ulusal Blok”, “Yurtsever Cephe” “Üçüncü Yol İttifakı” vb denilebilir. Adı ne olursa olsun, önemli olan geniş kitlelerin dikkatini çekecek; “Evet, Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı çatal çıkmazına mahkûm değiliz. Bir seçenek daha var” dedirtecek kuvveti bir araya toplamaktır.
Emperyalizmle açık işbirliği halinde olan HDP’nin etrafında toplanarak sistem dışı bir seçenek yaratılabileceği iddiası ise gayrı ciddidir.
Sadece kendilerini sosyalist olarak tanımlayan Parti ve çevreleri toplayarak da bir “Üçüncü Seçenek” yaratılamaz. Üçüncü Seçenek, Türkiye’nin acil çözüm bekleyen sorunlarını tespitte ve asgari programda anlaşan bütün Parti, çevre ve yurttaşlara açık olmalıdır.
Ama sosyalist parti ve çevrelerin bir araya gelmesi ile oluşacak kuvvet merkezinin, ittifak içinde yer alması muhtemel diğer bütün parti ve çevreleri ikna etmede oynayacağı kritik rol görülmeli ve bunun gerektirdiği sorumlulukla hareket edilmelidir.
Program
“Türkiye İttifakı”nın programı şu şekilde özetlenebilir:
- Tam bağımsızlık. NATO’dan çıkılacak ve AB üyelik başvurusu geri çekilecektir. Emperyalist ülkelerle yapılan ve Türkiye’nin ulusal çıkarlarına ters bütün mali, siyasi ve askeri anlaşmalar geçersiz sayılacaktır.
Anti-emperyalizm ya da “tam bağımsızlık” ilkesine bağlılık, ABD emperyalizminin bölgemizde ve ülkemizde uzantısı durumunda olan devlet ve örgütlere karşı tavır almayı zorunlu kılar. Bir yandan ABD emperyalizmine karşı olduğunu söylemek öte yandan ABD’nin “sahadaki kara gücü”yle yan yana olmak kabul edilemez.
- Laik demokratik Türkiye. Cumhuriyet Devrimi Kanunları uygulanacaktır. “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar ülkesi olamaz.”
- Parasız eğitim ve parasız sağlık. Bütün eğitim ve sağlık hizmetleri devlet eliyle ve parasız yapılacaktır.
- Cumhurbaşkanlığı sistemi kaldırılacaktır. Türkiye’nin 150 yılı aşan demokratikleşme mücadelesinin ortaya çıkardığı ve Türkiye gerçeklerine uygun olan sistem “Güçlendirilmiş Meclis Sistemi”dir. Beştepe’deki Saray, bilimsel araştırma çalışmalarında değerlendirilecek, Cumhurbaşkanlığı Çankaya’ya taşınacaktır
- Mülteci sorunu, Bölge ülkeleri ile birlikte hareket edilerek ve mültecilerin ülkelerine dönmesi koşulları yaratılarak çözülecektir. Şam ile el sıkışma ve her alanda birlikte hareket etme sorunu çözmenin anahtarıdır.
- “Nereden Buldun Yasası” yeniden yürürlüğe konulacak, Milletin yağmalanan kaynakları, yeniden milletin olacak ve böylece bir üretim seferberliği için gerekli kaynaklar yaratılacaktır. Lüks ithalat yasaklanacak, Beştepe’den başlanarak bütün israflar önlenecek, gümrük duvarlarıyla yerli üretici korunacaktır.
- Batı Asya Birliği. Türkiye; yükselen Asya uygarlığının bir parçasıdır. Aynı tarihi, aynı coğrafyayı, aynı kültürü, aynı kaderi paylaştığımız diğer Batı Asya ülkeleri ile ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda işbirliği yapılacak ve böylece Batı Asya Birliği, adım adım hayata geçirilecektir.
Bu program, bir öneridir. Doğrusu, Türkiye siyasetinde yeni bir ittifaka ihtiyaç olunduğu görüşünde olan bütün devrimci ve yurtsever güçlerin bir araya gelerek üzerinde anlaşacakları asgari programı birlikte belirlemeleridir.