Emperyalizmin, kapitalizmin “son aşaması” olduğu veya başka bir deyişle “geberen kapitalizm” olduğu tespiti, bundan 120 yıl kadar önce yapıldı. Bu tespitler, bir tarihi döneme ilişkin stratejik tanımlamalardı.
Sonrasında Dünya, iki paylaşım savaşı yaşadı. Ardından Sosyalist devletlerin varlığının, kapitalist devletleri sosyal politikalar uygulamaya zorladığı bir refah dönemi geldi. Sovyetler Birliğindeki sistemin taşlaşması, yozlaşması ve çökmesi de, kapitalist-emperyalist sistemin ömrünü uzatmasına katkıda bulundu.
Şimdi yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Dünyamız Bölgesel Birlikler Çağı’na adım atıyor. İnsanlığın neoliberal kapitalist sistem ile gideceği bir yol kalmadı. Hem Dünya’da, hem Türkiye’de değişim talebi, bu talep doğrultusunda mücadele ve kazanılan başarılar, artık herkesin görebildiği somut gerçeklikler durumunda.
İşte böyle dönemlerde birey olarak “Devrimci”, tarihi rolünü oynar. Değişim isteyen ve bunun için mücadeleye hazır hale gelen topluma önderlik etmek, “Devrimci”nin tarihi görevidir.
Bu durumda Devrimci kimdir, Devrimcilik nedir; bu kavramlar üzerinde tekrar tekrar düşünmenin zamanıdır.
Devrimci
- Devrimci, her şeyden önce insanı “insan” yapan olumlu özellikleri kendisinde toplamış olan kişidir. Yani özü sözü birdir, güvenilirdir. Yalanın semtine uğramadığı kişidir. Herkesin güvendiği, herşeyini gözünü kırpmadan emanet edebildiği kimsedir. Fedakârdır. Kendisinden önce başkalarını, içinde bulunduğu topluluğu düşünür. Gerektiğinde kendisini feda eder.
İnsanoğlu, saydığımız bu özellikler sayesinde bir canlı türü olarak yaşamını sürdürebildi. Yüzbinlerce ve hatta milyonlarca yıl, her türlü zorluğun üstesinden gelerek en sonunda üretici ve yaratıcı bir güç olarak doğaya egemen oldu ve bugünlere geldi.
Son beşbin yıllık sınıflı toplum tarihi ise insanın bu en doğal ve temel özelliklerine yabancılaştığı bir tarih dönemidir. Bencillik, bireycilik, yalancılık, köşeyi dönme tavrı, özel mülkiyet hırsı, en yakınındakinin omuzuna basarak yükselme; bütün bunlar insanı kendine yabancılaştırdı. İnsanı insanın kurdu yaptı.
Devrimci; sınıflı toplum tarihinin, insanı kendisine yabancılaştıran özellikleriyle mücadele eden ve böylece insanı insan yapan bütün temel değerleri şahsında canlandıran kişidir. İnsanoğlunun doğayı ve kendisini yıkıma uğratan bu sisteme karşı ayağa kalktığı günümüzde işte bu özelliklere sahip olan Devrimci, halka önderlik edebilir.
- Devrimci, her koşulda doğru bildiğini söyleyen, yanlışa karşı çıkan kişidir. Veya şöyle söyleyebiliriz: Devrimci, kendi vicdanı ile başbaşa kaldığında ve kendi kendisine “ben doğru yerde miyim, doğru olanı yapıyor muyum” sorusunu sorduğunda, gönül rahatlığı ile “evet” cevabını veren kişidir.
Onun için gerektiğinde yalnız kalmayı göze alamayan kişi devrimcilik yapamaz.
Çeşitli gerekçelerle oluşturduğu statükoyu bozmayı göze almayan kişiden de devrimci olmaz.
“ ‘Az’a sormuşlar, nereye gidiyorsun? ‘Çok’un olduğu yere diye cevap vermiş.” Devrimci nereye gideceğine, halkımızın bu özdeyişinde belirttiği tavırla karar veremez. Devrimci, “çok”un olduğu yerde değil, “doğru”nun olduğu yerde durur. Durduğu yerde o tarihi anda “az”da olabilir, “çok”da olabilir, ama kesin olan, “doğru” yerde olduğudur.
- Devrimci örgütlü kişidir. Toplumsal süreçlere müdahale, ancak örgütlü bir yapı içinde olunarak yapılabilir. Gerçekleri bilmek ve söylemek yetmez. Daha önemlisi, o gerçeklerin gerektirdiği mücadele içinde olmak ve o mücadeleyi başarıya götürmenin öznesi olmaktır. Bunun için de devrimcinin mevcut örgütler içinde, kendisine göre doğruya en yakın örgütlenme hangisiyse, onun içinde yer alması gerekir. Esasta anlaştıktan sonra bazı konularda fikir ayrılıklarının olması, bir Devrimci açısından örgütsüz kalmanın gerekçesi olamaz.
Bu mücadeleyi götürecek bir örgüt yoksa devrimci o örgütü kurmak için çalışır. Mustafa Kemal Atatürk, bu açıdan örnek bir devrimcidir. Harp Okulu sıralarından başlayarak öldüğü güne kadar bir an bile örgütsüz kalmamıştır Mustafa Kemal. Kendisinden sonraya bırakacağı en önemli mirasın, Cumhuriyet Devrimi programını uygulayacak olan “Partisi” olacağını söylemesi de bu tavrının başka bir örneğidir.
- Bütün bunlarla birlikte Devrimci, elbette örgütlü olarak içinde yer aldığı mücadelenin başarıya ulaşması için çalışacaktır.
Kimi tarihi dönemlerde bir devrimcinin bütün yaptığı, mücadele bayrağını yüksekte tutmak, tam bağımsız ve demokratik bir ülke hedefine yönelik mücadele davası yolunda olabildiğince ilerlemek ve mücadele bayrağını kendisinden sonra geleceklere devretmek olabilir.
Meşhur özdeyişten yola çıkarak şöyle de söyleyebiliriz. Devrimci, yarın devrim olacakmış gibi heyecanla çalışan kişidir. Ve Devrimci aynı zamanda bütün mücadelesinin, kendisinden sonra gelecek kuşakların yapacağı Devrimde, onların mücadelelerini üzerine bina edecekleri örgütsel ve siyasal bir mirası bırakmak olduğu bilinciyle sabırla çalışan kişidir.
İşte bütün bu özellikleri içselleştirmiş devrimcilerden oluşan bir Parti, tarihin önlerine getirmiş olduğu büyük görevin üstesinden gelebilir.
Ülke olarak bir dönüm noktasında olduğumuzu artık herkes görüyor veya hissediyor. Dönüm noktaları, Devrimci’nin tarihi rolünü oynayacağı anlardır.
Şimdi böyle bir andayız ve sıra, “Devrimci”nin öne çıkmasındadır.