200 yıl önceki Şam ulemasından daha gerideki iktidar!

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Sultanbeyli’de ve Sakarya’da Kuveytli ve Filistinli Selefici iki sözde din adamının Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı camilerde vaaz vermesi kamuoyunda tartışıldı.             Dikkat çekici nokta iki camideki vaazlara, yurttaşların gösterdiği büyük ilgi, yaşanan izdiham, dışarılara taşan kalabalık oldu.             Elbette böyle bir manzaranın; iktidarın koruması, teşviği, desteği olmadan yaşanması...

Continue reading

Zaho’da patlatılan bomba ve hortlatılan İran düşmanlığı

‘Tahran’da gerçekleştirilen Astana zirvesinin en önemli sonucu nedir’ diye sorulacak olursa verilecek cevap iki cümlede özetlenebilir: Üç ülkenin; bölücü terör destekçisi ABD’nin Suriye’den derhal çıkması konusunda yaptıkları çağrı.Gene üç ülkenin, Astana toplantılarının devam etmesi konusuna yaptıkları vurgu.            Astana zirvesi, toplanmaya başladığı 2017 yılından bu yana bölgedeki gelişmelere damgasını...

Continue reading

Tahran’da kendisini bir daha gösteren gerçek

19 Temmuz tarihinde Tahran’da düzenlenen Astana inisiyatifi liderler zirvesinde üç devlet başkanı iki kez beraberce basının karşısına çıktılar. İlk basın toplantısında liderlerin arkasında ülkelerinin heyetleri de bulunuyordu.             İlk basın toplantısında Tayyip Erdoğan, Partisinin bilinen Suriye politikasını anlattı. Suriye rejimini düşman olarak gören açıklamalarını tekrarladı. İran ve Rusya’dan Suriye’ye yapacakları harekâta...

Continue reading

Tahran buluşması tarihi bir fırsat olabilir mi?

23 Mayıs günü yapılan kabine toplantısının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, basına yaptığı açıklamada, Suriye’de yeni bir askeri harekât yapacaklarını açıklamıştı. Sınır hattı boyunca 30 km derinlikte bir güvenlik bölgesinin eksik kalan kısımlarının da bu harekâtla tamamlanacağını söylemişti. O günden bu yana, beş gün sonra tam iki ay olacak. Suriye’de bir operasyon olmadı.             Daha doğrusu AKP çok istediği bu operasyonu...

Continue reading

Ukrayna sorununda geçmişin yanlışlarının rolü

19. yüzyıl, Batı Avrupa’da ulusal devletlerin kurulduğu bir tarih dönemidir. Burjuva Demokratik Devrimler, belli bir toprak parçası üzerinde yaşayan, ortak bir tarihe sahip, aynı dili konuşan ve ortak bir Pazar içinde birbiriyle ilişkili olan toplulukların, bir yandan uluslaşması ve diğer yandan bu sürecin siyasi ifadesi olarak da ulusal devletlerinin kurulması anlamına geldi. İstisnalar, doğudaki Avusturya Macaristan imparatorluğu, Rus Çarlığı ve Osmanlı devleti...

Continue reading